Bir nefes duymazsın, bir ışık yanmaz, ama içgüdün bağırır:
“Bir şey mi oldu?”
İşte o an, anne olmanın ağırlığıyla mucizesi birbirine
karışır.
O kalp, bir ömür boyu hiç susmayacak bir çarpıntıya
dönüşür.
Bir annenin sessizliği bazen dünyadaki en kalabalık
yalnızlıktır.
Gülümser, anlatmaz.
Yorulur ama “iyiyim” der, ağlamak ister ama zaman bulamaz.
Gözyaşını bazen bulaşık suyunda gizler, bazen sıcak bir
kahveye bakarken yutar.
Kendi duygularını hep bir kenara koyar; çünkü bir evde
herkesin huzuru ondan geçer.
Güçlü görünmek zorundadır — oysa bazen o güç sadece ince
bir iptir,
bir uykusuz gecede kopacak, bir “anne” sesiyle yeniden
bağlanacak kadar kırılgandır.
Kimse fark etmez, ama bir anne çoğu gün yorgunluğunu
sırtında değil, kalbinin tam ortasında taşır.
O kalp; sevinçle, kaygıyla, korkuyla aynı anda atan bir
mucizedir.
Uykusuzluk, telaş, suçluluk, yetişememe, pişmanlık…
Hepsi annenin kalbine ait sessiz dağlardır.
Kimi gün bir ödev unutulur, kimi gün sabır tükenir…
Kimse görmezken ağlayan çocuğunu susturmak,
herkes uyurken sabaha kadar başında beklemek…
Görünmeyen bir kahramanlıkla, bitmeyen bir mücadeleyle,
koşulsuz sevginin aynı bedende buluştuğu yerdir annelik.
Özetle, bir annenin “iyiyim” deyişi, kalbinden sessizce
yükselen bir dua gibidir;
söylenmese de evin duvarlarına umut gibi siner.
Ama bazen kelimeler biter.
Bir annenin evladı elinden alındığında, dünya durur.
Ne nefes alabilir, ne zaman ilerler…
Sadece o an, sonsuza kadar kalbinde donup kalır.
O sessizliği duyanlar bilir; gözyaşı bile utanır akmaya.
Bir annenin evladı öldürüldüğünde,
sadece bir can değil, insanlığın vicdanı da toprağa
gömülür.
Biz o acının ağırlığını kalbimizin tam ortasında taşıyoruz.
Her birinin sessiz çığlığı kulağımızda, her hikâyesi
yüreğimizde.
Yanlarındayız — acılarını paylaşıyor, dualarımızla
sarılıyoruz.
Ve diliyoruz ki hiçbir anne bir daha böyle bir acıyı
yaşamasın;
hiçbir çocuk, bir annenin yüreğinden koparılmasın.
Asla unutmamak gerekir:
Annelik kusursuzluk değil; her gün yeniden denemektir.
Bazen sabırla, bazen çaresizlikle,
çoğu zaman da sessiz bir güçle…
Ve her denemede, biraz daha sevmeyi, biraz daha dayanmayı
öğreniriz.
Belki de bu yüzden, her anne kendi içinde bir mucizedir.
Satırlarımı geleceğe, küçük kızıma bir notla tamamlamak
istiyorum…
Güzel kızım, bil ki seni büyütürken ben de büyüdüm.
Bazen korktum, bazen yoruldum… ama seni sevmek beni hep
daha da iyileştirdi.
Çünkü sen bana, hayatın ne kadar kırılgan ama bir o kadar
da güzel olduğunu öğrettin.
Ben her gün seni biraz daha anlamayı,
sana biraz daha güçlü sarılmayı deniyorum.
Biliyorum, zaman su gibi akıp gidecek
ve sen kendi yoluna yürüyeceksin.
İşte o gün geldiğinde, bugünleri hatırla…
Bugün, geçmişe bir teşekkür; geleceğe bir dua bırakıyorum.
Sevginin kıymetini hiç unutma.
İçinde taşıdığın ışığın sönmesine izin verme.
Ve bir gün sen de anne olursan,
o ilk kalp çarpıntısında beni içinde hissedeceksin…
İyi ki doğdun, güzel bebeğim..
Yorumlar