Sistemin tıkandığı, toplumsal huzurun sarsıldığı bir dönemde, değişimin ilk işaretlerini Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultaylarında görmek mümkündü. O salonlarda, sadece parti içi tartışmalar değil, bir dönüşümün nabzı atıyordu. Bugün gelinen noktada, o kıvılcımın büyük bir değişim dalgasına dönüştüğüne tanıklık ediyoruz.
Her dönemin kendi liderlerini ve reflekslerini doğurduğu bir gerçek. Ancak unutulmamalı ki, en güçlü siyasi planlar bile toplumsal dalgaların gerisinde kalabilir. İmamoğlu ve ekibi, halkın değişim arzusunu doğru okudu; hareketi halkla birlikte başlattı. Bu, sadece bir siyasi çıkış değil; bir toplumsal karşı duruş halidir.
Bugün siyaset hâlâ kutuplaştırma diliyle yürütülmeye çalışılıyor. Ancak her bumerang gibi bu yöntem de sonunda döner ve sahibini vurur. Türkiye artık farklı bir yol arıyor. Halk; çözüm, güven ve adalet istiyor. Ve bu beklenti, CHP’nin önüne tarihi bir fırsat koyuyor.
Bursa: Geçmişin Hafızası, Geleceğin İşareti
Bursa, Türkiye siyasetinin hem sosyolojik hem de stratejik nabzını tutan şehirlerden biridir. 90’lı yıllarda bu şehir, ülke genelindeki dönüşümün yerel bir yansımasıydı. 1989 yerel seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin (SHP) büyük başarı elde ettiği Bursa, bir anda merkez siyasetin gözbebeği hâline geldi. O dönem Türkiye’nin birçok ilinde yükselen sosyal demokrat rüzgâr, Bursa’da etkisini daha da derinlemesine hissettirdi.
1991 yılında ise Bursa, Doğru Yol Partisi’ni birinci parti yaparak, merkez sağın yeniden iktidara gelişinin yolunu açtı. Aynı dönemlerde genç politikacılar meclis sıralarına adım attı, yeni söylemler gelişti, halk ile temas daha çok önem kazandı. Bu hareketliliğin tam ortasında; hem merkez sağın hem de solun içinden gelen, deneyim sahibi ama halktan kopmayan siyasi aktörler boy gösterdi.
Bu çok seslilik, Bursa’yı sadece ekonomik değil, politik olarak da dirençli bir şehir hâline getirdi. Ancak bugün geldiğimiz noktada, halk yeniden o dönemin samimiyetini, siyasetin halkla iç içe olduğu yılları özlüyor. İşte tam bu noktada, CHP'nin yerel örgütleri ve aktörleri tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya.
Cumhuriyet Halk Partisi, içine dönmeden; dışa açılan, halkla kucaklaşan bir "büyük aile" yapısını güçlendirmeli. Parti içindeki kırılganlıklar ve yerel rahatsızlıklar, örgütlerle güçlü bir iletişim kurularak çözülmelidir. Bursa bu noktada kritik bir rol oynuyor. Bu seçimde Bursa halkı, yalnızca yerel yönetimi değil; Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bir mesaj verecek.
İl ve ilçe örgütlerinin sesi duyulmalı; aday belirleme süreçleri şeffaf, katılımcı ve taban iradesine uygun olmalıdır. Yerel talepler görmezden gelinmemeli; örgütün ve halkın sesine kulak verilmelidir.
Belediye başkanları, asli görevlerine dönmeli; partiyi değil, halkı merkeze almalıdır. Çünkü halkın taleplerine sırtını dönen hiçbir yapı uzun süre ayakta kalamaz.
Son Söz
Hiçbir güç ebedî değildir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir.
Ve insanın kendini en güçlü hissettiği an, çoğu zaman yıkıma en yakın olduğu andır.
Nokta.
Ahmet Kömbe
Yorumlar