Okullar açılmadan birkaç gün önce başlayan o tarifsiz heyecanı hatırlıyor musunuz?
90’larda çocuk olmak, defter kokusunu yeni açılmış oyuncak gibi içine çekmek, kırtasiyeden alınan rengârenk kaplamaları büyük bir gururla eve taşımaktı. Kaplama işi evde bir törene dönüşürdü: annemiz sabırla köşeleri kıvırır, biz yamuk yumuk bant yapıştırırdık. Defterin ortası buruşmuş olsa da, o defter gözümüzde dünyanın en güzel defteri olurdu.
Okul Öncesi Hazırlık Ritüelleri
- Kokulu silgiler vardı; karpuz, çilek, muz kokardı ama hepsinin kokusu birbirine benzerdi.
- Cart curt silgiler ile yazıyı silerken kağıdı yırtmak da bir klasik ritüeldi.
- Kokulu kalemler vardı, defterin kenarına yazınca sayfa resmen parfüm gibi kokardı.
- Önlüklerimiz hep lacivertti; en büyük havamız da beyaz yakamızın tertemiz oluşuydu. Anne ütülediyse, biz o sabah daha dik yürürdük.
Ve tabi ki klasör modası… İçine Tarkan posteri koyanlar, Aşkın Nur Yengi ile aşk dolu klasör taşıyanlar, ya da basket sevdalılarının Michael Jordan’lı klasörleri… O klasörler bizim kişiliğimizin ilk “bio”suydu aslında.
Mahallenin Son Günleri
Okullar açılmadan önceki son günler ise bir veda gibiydi. Mahallede misketler oynanır, saklambaç son kez oynanır, ipler son kez çevrilirdi. Çünkü okul başlayınca oyun vakti azalacak diye içimiz burkulurdu. Ama yine de içten içe yeni defterleri, yeni öğretmeni, yeni sınıfı görmenin heyecanı ağır basardı.
Kantin Keyfi
Bugün kantinlerde smoothie, sağlıklı sandviç ya da paketli ürünler var. Oysa bizim için kantin demek:
- 25 kuruşa gazoz,
- Yanına bir eti puf,
- Varsa biraz daha bozukluğa leblebi tozu almak demekti.
O leblebi tozunu nefesini tutup çekmeye çalışıp boğulmak da cabası. 😄
Bilgiye Ulaşmak
Bugünün çocukları için bilgi bir tık uzakta. Ama bizde ansiklopedi vardı. Kütüphaneye gitmek, kartoteks çekmecelerinden fiş bulmak, ansiklopedinin sayfalarını çevirmek gerekiyordu. Bilgiye ulaşmak zordu ama o yüzden daha kıymetliydi.
Bugünün Çocuklarıyla Karşılaştırma
Onlar tablet kılıfı seçiyor, biz defter kabı.
Onlar duvar kâğıdı ayarlıyor, biz klasör posteri.
Onlar akıllı tahtada ders işliyor, biz tebeşir kokusunu içimize çekiyorduk.
Onlar “Zoom dersine katıl” diyor, biz “ödevini getir” diyorduk.
Kısacası, şartlar farklı ama heyecan aynı: yeni bir başlangıç, yeni umutlar…
Hem Zorluk Hem Mutluluk
Belki elimizde telefon yoktu, internetimiz kotalıydı (hem de “gece 12’den sonra bedava” olanından). Ama biz şanslıydık; gerçek arkadaşlıklar kurduk, teneffüslerde ip atladık, misket oynadık, defterin arkasına kalpler çizdik.
Bugünün çocukları da kendi çağının mutluluğunu yaşıyor. Belki bizdeki gibi defter kaplama telaşı yok, ama onların da kendine özgü heyecanları var. Yıllar sonra onlar da dönüp “Ne güzeldi bizim zamanımız” diyecekler.
İşte bu yüzden, 90’ların çocukları olarak biz hem zor şartlarda büyüdük, hem de küçük şeylerden kocaman mutluluklar çıkarmayı öğrendik. Şimdi çocuklarımızı izlerken içimizden şöyle diyoruz:
“Biz ne zorluklarla ama ne büyük sevinçlerle büyümüşüz.”
Sedef Kömbe YUCA
Yorumlar